Günümüzde Kaleköy olarak anılan antik Simena küçük bir Likya kıyı kenti olup, Kekova Adası’nın karşısında bulunan yarımada üzerinde konumlanmıştır. Antik Çağ’da, Ege, Akdeniz ve Karadeniz uygarlıklarıyla yoğun bir biçimde ticaret yapmasını sağlayan elverişli konumuyla, stratejik bir öneme sahiptir. Sahip olduğu bu önemi somutlaştıran en belirgin kalıntı, günümüze dek sağlam kalmış olan kalesidir. Kaleden, Kekova Bölgesi’ni muhteşem bir manzara eşliğinde seyretmek mümkündür. Simena Türkiye’nin sadece denizden ulaşılabilen nadir yerleşimlerinden biridir. Kekova Adası ve çevresindeki kıyılarda doğal, kültürel ve coğrafi değerlerin korunması amacıyla oluşturulmuştur, 260 kilometrekare alanı kaplayan Kekova Özel Çevre Koruma Alanı’nın içerisinde yer alan Simena Antik Kenti, birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescillidir.
Yarımadanın kıyısına yaklaşıldığında M.Ö. 79 yıllarında yaptırıldığı düşünülen Roma hamam kompleksine ait kalıntılar görülür. Kıyıda, suyun içerisindeki liman mendireği ve Likya tipi lahitler, hava şartları uygun olduğunda net bir şekilde görülebilir. Kıyıdan kaleye doğru ilerlerken iki lahit mevcuttur. Kaleye varıldığında ise, doğal kayaya oyularak yapılan 7 oturma sırası ve 300 kişilik kapasitesi ile antik kentin en önemli yapılarından biri olarak dikkat çeken tiyatro yer alır.
Kaya mezarları, su sarnıçları, sırasıyla tapınak, kilise ve cami olarak kullanılmış dini yapının izleri, kalenin diğer buluntuları arasındadır. Kalenin kuzeydoğusunda ise kaya mezarları ve lahitlerden oluşan geniş bir nekropol alanı uzanmaktadır. Kale’den Üçağız’a baktığınızda, bu doğal limanın ne kadar güvenli bir sığınak olduğunu fark edersiniz. Bu muhteşem manzara, tarihin ve doğanın bir araya geldiği bu yerin büyüsünü taçlandırır. Çevremiz…